Suriye İlk Halk Meclisi Seçimleri Yapıyor

“`html

Suriye’de Yeni Halk Meclisi Seçimleri Yapılıyor

Suriye, Beşar Esad’ın 8 Aralık 2022’de devrilmesinin ardından ilk kez Halk Meclisini seçme aşamasına girdi.

Ancak bu seçimlerin, Suriye halkının tamamını kapsayan bir katılım ile gerçekleşmediği dikkat çekiyor.

Hükümet tarafından belirlenen yaklaşık altı bin kişi, meclise toplamda 140 temsilci seçerken, kalan 70 üye ise Cumhurbaşkanı Ahmed Şara tarafından atanacak.

Bazı gözlemciler, bu durumu “yeni bir siyasi dönemin başlangıcı” olarak değerlendirirken, diğerleri ise süreci eleştirerek bunu bir “otoriter yapı” olarak nitelendiriyor.

Geçtiğimiz Eylül ayında birçok insan hakları ve sivil toplum kuruluşu, bu seçimin adaletsizlik içerdiğini vurgulayan ortak bir açıklama yayımladı.

Katılımcı kurumlardan oluşan gruplar, mevcut sistemin “siyasi katılım açısından uluslararası standartlara uymadığını” belirtti.

14 kuruluş, Ahmed Şara’nın Halk Meclisi üyelerinin üçte birini atama yetkisini eleştirirken; seçim süreçlerinin sivil toplum ve aktif siyasi gruplarla birlikte yeniden yapılandırılmasını talep etti.

Aynı zamanda, adaylık koşullarında yer alan kısıtlamaların kaldırılması ve belirsiz ifadelere son verilmesi gerektiğine dair talepler de sunuldu.

Seçim sürecinin gözden geçirilmesi için bağımsız ve tarafsız bir yargı organının kurulmasını savundu.

20 Ağustos’ta geçiş dönemi devlet başkanı Ahmed Şara, Halk Meclisi için geçici bir seçim sistemi onaylayarak resmi bir kararname yayınladı.

Resmi ajans SANA’nın bildirdiğine göre, yeni Suriye Halk Meclisi’nin toplamda 210 üyeden oluşması öngörülüyor.

Bu üyelerin üçte biri geçici devlet başkanı tarafından atanacak, kalan kısım ise valiliklerdeki alt komiteler tarafından seçilecek.

Yeni Halk Meclisi’nin, üç yıllık bir geçiş süreci boyunca görev yapması ve bu dönemin sonunda yeni bir anayasanın kabul edilmesi bekleniyor.

‘Seçim mi, yoksa sahte bir gösteri mi?’

Hükümete yakın bir analist olan Abdülkerim Ömer, bu seçimleri “Suriye halkının zaferi” olarak değerlendirse de, Katar’daki Arap Araştırma ve Politika Çalışmaları Merkezi’nden Marvan Kabalan, süreci “demokratik süreçten kaçış” olarak ifadelendiriyor.

Kabalan, vatandaşların bu seçimlerde “etkili bir ses” olamadığını belirtiyor ve atama sürecinin çoğu zaman dolaylı yoldan gerçekleştiğini savunuyor.

Suriye siyasi çevrelerinde tartışmalara neden olan bir diğer konu, belirlenen adayların, Devlet Başkanı Beşar Esad’ın atadığı Yüksek Seçim Komisyonu tarafından belirlenmesi ve bu durumun halkın seçme hakkını sınırlaması.

Yüksek Seçim Komisyonu Sözcüsü Nawar Najma, yeni sistemin “Suriyelilerin mevcut demografik yapısı ve yerinden edilmenin boyutları” nedeniyle doğrudan seçim yapılmasını imkansız kıldığını ifade etti.

Şara’nın milletvekillerinin %30’unu doğrudan atama hakkı olmasıyla ilgili olarak ise, “Devlet başkanının, temsili sağlamak amacıyla boşlukları doldurması gerektiği” görüşünde.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne göre 2011 yılından bu yana, hükümet ile muhalefet arasındaki çatışmalar sonucunda 14 milyon Suriyeli evlerini terk etmek zorunda kaldı.

Önceki hükümetin devrilmesinden bu yana, ülkeye geri dönenlerin sayısı Mayıs 2023 itibariyle yarım milyonu aşsa da bu kişilerin çoğu büyük ekonomik ve lojistik zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır.

Geçmişteki Seçimlerin İzleri

Suriye son seçimlerini, Esad hükümetinin düşmesinden beş ay önce Temmuz 2024 ortalarında gerçekleştirmişti.

Halk Meclisi’nin yapısı, 1970’lerin başında eski Devlet Başkanı Hafız Esad’ın iktidara gelmesinden bu yana pek değişmedi. Baas Partisi, “Ulusal İlerici Cephe” çatısı altında meclisteki koltukların büyük bir kısmını kontrol etmeye devam etmekte.

Bağımsız üyeler ise, varlıkları sürekli bir şekilde sorgulanan kişilerden oluşmakta.

Suriye’nin hükümet kontrolündeki bölgelerinde, sık sık yapılan seçimler insan hakları örgütleri tarafından “gerçekliği yansıtmadığı” gerekçesiyle eleştirildi.

Esad’ın devrilmesinin ardından yeni hükümet, Ocak 2023’teki “Zafer Konferansı” sonucu, Suriye Anayasası’nın 8. maddesinin yürürlükten kaldırıldığını duyurdu. Bu durum, Arap Sosyalist Baas Partisi’nin de feshedilmesine yol açtı.

Yeni bir partinin kurulmasına yönelik yasal düzenlemeler olmaması, mevcut mecliste muhalefetin yokluğunu tescil ediyor.

Seçim için aranan şartlar arasında, adayların 1 Mayıs 2011’den önce Suriye vatandaşı olmaları ve bu tarihten sonra başkanlığa adaylığını koymamış olmaları yer alıyor.

Elde edilen yasal koşullar, 2011 sonrası Halk Meclisi’ne katılım gösterenlerin aday olmasını da zorlaştırıyor. Ayrıca, “eski rejimi destekleyenler” ile “bölünme yanlısı” olanlarında kesinlikle katılması engelleniyor.

Bu durum, Dürzi topluluklarının bağımsızlık taleplerini destekleyen bir mesaj olarak değerlendiriliyor.

Yeni seçim sistemi, kurumsal yapıya da yeni kısıtlamalar getiriyor ve seçim üyelerini “Yetkin kişiler” ve “Önemli kişiler” olmak üzere iki gruba ayırıyor. “Yetkin” olarak adlandırılan grup üyelerinin üniversite diplomasına sahip olmaları şartını öngörürken, “önemli” grupta ise yalnızca lise eğitimi almış sosyal etkinliklerde öne çıkan kişiler kabul ediliyor.

Temsiliyet Sorunları

Yeni düzenlemeler, Suriye’nin kritik dönemecini de gözler önüne seriyor. Aynı zamanda, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Suriye hükümeti arasında entegre olma müzakereleri hâlâ devam etmekte.

Ülke, Dürzi ve Alevi topluluklarının etkisi altındaki iki kanlı şiddet dalgasına da tanık oldu.

Yeni seçim kararnamesi, Süveyda, Haseke ve Rakka gibi üç şehirdeki seçimi kapsam dışı bırakarak, bu alanların geleceğinin belirsizliğini koruyor.

Yüksek Seçim Komisyonu Sözcüsü Najma, bu şehirlerdeki “seçimlerin ertelenmesini” güvenlik ve siyasi nedenlerle gerekçelendirdi.

Bunun yanı sıra, yazar ve aktivist Dara Abdullah, mevcut sürecin geçerliliğini sorgulamakta ve Esad dönemindeki seçimlerle benzerlik taşıdığını ifade ediyor.

Dürzi ve Kürt Toplulukları’nın Dışlanması

Berlin’de yaşayan Abdullah, yeni geçiş hükümetinin, yapılacak seçimlerin Kürt ve Dürzi topluluklarına meşruiyet katacak potansiyeli bildiklerini ancak mevcut hükümetin buna karşı olduğunu savunmaktadır.

Esad karşıtı grupların, Kürt ve Dürzi unsurları “teslim olmaya” çağırdığını söyleyen Abdullah, bu toplulukların salt güvenlik yaklaşımına karşı durduklarını belirtmektedir.

Dürzi avukat ve aktivist Adel al-Hadi, Süveyda’nın dışlanmasını hükümetin bu topluluğu tüm yönlerden itibarsızlaştırma çabası olarak tanımladı. Hadi, bağımsızlık talebinin giderek daha fazla şahıs tarafından desteklendiğini de aktardı.

Yeni Bir Başlangıç mı, Yoksa Otoriter Bir Yapı mı?

Bir kısım analist, yeni Halk Meclisi’nin oluşumunu olumlu bir gelişme olarak değerlendirirken; Abdülkerim Ömer, Esad yönetiminin devrilmesinden sonraki olayların Suriye’de “yenilikçi bir siyasi yaşamının” kapılarını açtığını ileri sürmektedir.

Ömer, bu süreçteki denemelerin önemine vurgu yaparak, Soriyelilerin yeni bir ulusal döneme başlangıç için umutlanması gerektiğini savunmaktadır.

Ancak akademisyen Marvan Kabalan, meclisin yasama yetkilerinin sınırlı olduğunu savunmakta ve bunun “yarım yüzyıldır var olan bir otorite konseyi” olarak kalacağını belirtmektedir.

“`

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir